• ISSN: 1308-9412 * e-ISSN: 2757-7120
  • 0(256) 214 48 21

Sayı 17

Sayı 17

  • Yayın Dönemi: 2016 - Aralık
  • Cilt: 8

Makaleler

  Mesut MEZKİT

 

Devlet Yönetimi ve Entelektüel Akıl

Öz

Yönetim, yöneten ile yönetileni birbirine yaklaştıran, bu iki tabakanın yakınlıðını tesis eden adil bir sistemi esas alır. Alt ve üst tabaka arasındaki geçişkenlik nitelik yönünden orta tabakanın “şişmanlıðına” baðlıdır. Obezite bir şişmanlık olarak da tanımlanan bu husus, orta kesimin çokluðunu ifade içindir. Üst ile alt tabaka arasındaki şişmanlık zayıflarsa hatta anorokcia‘ya dönüşürse, bu cemi-yettin yönetilemezliði şöyle dursun; artık burada adil bir idareden bahsedilemez. Alttakiler aleyhine dönüşen şişmanlama, üst tabakaların milletten koptuðunu gösterir. Böylesi bir durum yönetimin aleyhine bir hareketin oluşmasına zemin hazırlayacaðı muhakkaktır. İşçi ve benzeri hareketlerin hak arama mücadelelerinden öte fakir zengin uçurumundaki aşırı açılma, halk hareketlerinin başka ideo-lojilere kayma tehlikesini de beraberinde getirecektir. Zadegan sınıfın hakimiyeti marabalaşmayı kök-leştireceðinden idare edenlerin keskin bir muhalefetle karşılaşacaðı tabii bir sonuçtur. Bu makalede bahsedilen yönetim sistemine karşılık gelecek olan entelektüel akıl ve kaliteli bir yönetimin varlıðını teşkil eden istişare mekanizmasının öneminden bahsedilecektir.

  9 - 21

  Yönetim, adalet, adil, entelektüel, istişare, işçi hareketi, yönetim geleneði, filozof, Nuşirevan

 

  İndir

  Feyzullah EROĞLU, Şeyda İRDEM

 

Örgütlerde Öfke Olgusu ve Öfke Yönetimi

Öz

Öfke, insanın sahip olduðu diðer duygular gibi doðuştan itibaren insanda var olan saðlıklı bir duygudur. Bu duygu kontrol edilebildiði ölçüde, karşılaşılan engeli aşmak ve hoş olmayan durumdan kurtulmak için bireye gerekli tutum ve davranışta bulunma olanaðı verir. Fakat her bireyde var olan bu duygunun düzeyleri ve ifade biçimleri kişiden kişiye deðişiklik göstermektedir. Öfke duygusunu tetikleyen faktörlerin de etkisiyle bu duygunun kontrol altına alınamayacak düzeye ulaşması bireylerde çok ciddi boyutlarda ortaya çıkan şiddet ve ölüm olaylarına sebebiyet vermektedir. Bu durum bireysel, örgütsel ve toplumsal anlamda öfkenin yönetilebilmesi ihtiyacını doðurmakta ve gün geçtikçe öfke yönetiminin önemini arttırmaktadır. Bu çalışmada, örgütlerdeki öfke düzeyleri, öfke ifade biçimleri ve öfke kontrol düzeyleri, Pamukkale Üniversitesi Bekilli Meslek Yüksekokulu’ ndaki idari ve akademik personeller ile öðrencilerden oluşan örneklem üzerinden yapılan anketlerle araştırılmaktadır. Çalışma konusunun önemli ölçüde hassasiyetlik taşıması ve subjektif algılamalara açık olması en büyük kısıtlardır. Yapılan araştırma neticesinde, örgütlerde bireylerin sürekli öfke düzeyine sahip olmakla birlikte öfkelerini kontrol altında tutabildikleri ve genel olarak örgütlerde öfke yönetimi konusunda başarı saðlandıðı sonucuna ulaşılmıştır.

  22 - 41

  Öfke, saldırganlık- şiddet davranışları, öfke yönetimi

 

  İndir

  Celaleddin Serinkan, Sabira Kasımbaeva

 

Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesindeki Öðrencilerin Kariyer Eðilimlerini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi

Öz

Bu çalışmanın amacı, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde öðrenim gören öðrencilerin mezuniyet sonrası kariyerlerini belirlerken hangi faktörlerden etkilendiklerini belirlemek ve bölümlere göre ne gibi farklılıkların olduðunu tespit etmektir. Çalışma için gereken verilerin toplanmasında anket formundan yararlanılmış ve geçerli olduðu tespit edilen 148 anket deðerlendirmeye alınmıştır. Araştırmanın örneklemini üçüncü ve dördüncü sınıfta okuyan İktisat, İşletme, Maliye ve Uluslararası İlişkiler öðrencileri belirlenmiştir. Öðrencilerin kariyer planlamalarına etki eden faktörlerin önem derecelerinin belirlenmesinde frekans, aritmetik ortalama ve standart sapma analizleri kullanılmıştır. Araştırmada gruplar arasında farklılaşma durumları için t-testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan öðrencilerin kariyer tercihlerine annelerinin etkisinin yüksek olduðu ve bu etkinin kız öðrencilerde daha fazla olduðu bulunmuştur. Bölümler açısından aile farklılıkları, mesleðin kişisel özellikle-rine uygunluðu, mesleðin getirdiði bilgi düzeyi ve güvenli bir geleceðinin olması açısından farklılıklar tespit edilmiştir.

  42 - 48

  Kırgızistan, Manas Üniversitesi, İİBF, Öðrenci, Kariyer, Kariyer Eðilimleri

 

  İndir

  Feyzullah EROĞLU

 

Kur’andaki İslamiyetin Yönetim Düşüncesi

Öz

Her sosyal sistemin, kendi bünyesindeki insanların bireysel ve toplumsal ilişkilerinin bir kısmı, yönetim ilişkilerinden meydana gelmektedir. Yönetim ilişkileri, bir anlamda karar verme yetki-sine sahip olan yöneticiler ile uygulayıcı konumundaki yönetilenler arasındaki bir iktidar ilişkisidir. Her toplumun yönetim ilişkilerini şekillendiren asıl kültür öðelerine ise evren tasavvuru denmektedir. Bu baðlamda, belirli bir toplumun veya inanç sisteminin temel evren tasavvurları bilinirse o sistemin bünyesinde gelişecek olan yönetim ilişkilerinin temel ilke ve kuralları da anlaşılmış olur. Kur’an’da ki İslâmiyet’in evren tasavvurunu gösteren kaynaklardan biri de, “Âdem ve yaratılış kıssasıdır”. Bu ça-lışmada, “Âdem ve yaratılış kıssası” ile ilgili âyetler üzerinden, İslâmiyet’in temel yönetim ilke ve kuralları tespit edilmeye çalışılacaktır.

  49 - 71

  Yönetim ilişkileri, evren tasavvuru, Âdem ve yaratılış kıssası, yönetim ilke ve kural

 

  İndir

  Hikmet Adem

 

İslamda Yönetim ve Adalet Anlayışı

Öz

İlk İslam Devleti Medine-i Münevvere’ de kurulmuş, Rasûlullah s.a.v, on yıllık süreçte devletin temel kurum ve kurallarını şekillendirmiştir. İslam, yönetim anlayışında adaletin, en ücra yere kadar ulaştırılmasını istemiştir. Hz. Ömer bunu şöyle demiştir: “Fırat ve Dicle nehirleri kenarında bir oðlak kaybolsa, korkarım ki Allah, onu Ömer’den sorar.” İslami Yönetim Amaç deðil araçtır. Şeyh Edebali’nin: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü bunun için söy-lenmiştir. İslami Yönetim; ilme, barışa önem veren özgün ve evrensel bir sistemdir. Dünya ve ahiret ayrımı gibi düalist bir anlayışa sahip deðildir. Hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için yarın ölecek gibi ahiret için ça-lışmayı esas alır. İslam, halkın temel hak ve hürriyetlerini koruyup her ne sebeple olursa olsun zulme asla rıza göster-mez. Fırsat ve Kanun karşısındaki eşitlik prensibi olmazsa olmaz şartıdır. İslam devleti, yönetilenler arasında güven, kardeşlik, dayanışma, hakkı gözetme ve hoşgörünün ya-yılmasını hedeflemiş bunun toplumsal bazda ete-kemiðe bürünmüş şekli olan “Hisbe” teşkilatını kurmuştur. İslami idare, insan patentli hiçbir rejime benzemez, tamamen kendi nev’i şahsına münhasır olup onda hakimiyet bila kayd-ı şart Allah’ındır. Devlete düşen ise Allah’ın ahkamını tanzim ve tat-biktir. Yönetim Esasları 1-Tevhid: Allah ismini yüceltme ve yayma seferberliðidir. Tevhid, İslam toplumlarının muharrik gü-cüdür. 2-Emanet: Yönetim sadece yönetenlere emanet edilmemiş; Yönetenlerin “denetlenmesi ” de kamuya emanet edilmiştir. 3-Adalet: Hukuk devletinin temelidir. "Allah, insanlar arasında hüküm verdiðiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder." (Nisâ, 58) ) ayeti ile toplumsal meselelerde adalet temel esas olarak belirlen-miştir 4-Liyakat: Devlet Başkanı Müslüman, hür, akıllı, ergin, erkek ve ehliyetli, ilim sahibi ve kabiliyetli bir kimse olacaktır. 5- Şura: Kur’an’da müminlerin hemen her işinin müşavere ile olduðu açık olarak belirtilmektedir. Devlet başkanı idari kararları şûra ile alır 6-Meşruiyet: Yöneticinin meşruiyetini kaybetmemesi için, İstişare yapması, liyakat, ehliyet sahibi ve adil olması gerekir. Yönetim ve Adalet İslam, getirdiði sosyal, ahlakî özellikleri olan adaletli bir yönetimi savunur, yönetimde adalete ibadet kadar önem verir. Bu hususta yöneten ile yönetilen hatta Peygamber ile ümmeti eşittir. Nitekim Resu-lullah: "Ey insanlar! Ben bir kimsenin sırtına kırbaçla vurdumsa, gelsin benim sırtıma kısas yapsın. Bu suretle ben Rabbimin huzuruna müsterih olarak çıkayım." Demiştir.

  72 - 92

 

  İndir

  Ahmet KÖÇ

 

Osmanlı Taşrasında Konargöçer - Devlet İlişkisi: Ankara’da Tabanlı Türkmen Aşireti’nin İskânı

Öz

Doðu ve güneydoðu Anadolu’nun en kalabalık konar-göçer gruplarından olan Bozulus Türkmenlerinin XVI. yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu’ya daðıldıkları bilinmektedir. Nüfus ba-kımından Anadolu’da birçok şehirden daha kalabalık olan Bozulus Türkmenleri Ankara, Aydın ve Karaman bölgelerine gelerek buralarda yaşamaya başlamışlardı. Bozulus’a baðlı diðer Türkmen aşi-retleri gibi, Tabanlı aşireti de kendisine Ankara civarındaki verimli arazileri seçmişti. Tabanlı Türk-menleri Ankara sahasında oturmaya başlayınca Osmanlı Devleti onları çeşitli vergilerle yükümlü kılmış ve konar-göçerler de buna göre bir sosyal hayat oluşturmuşlardı. Bu çalışmada, Tabanlı aşireti-nin yükümlülüklerinden hareketle onların sosyal düzenleri, mukataaları, devlete olan hizmetlerinden bahsedilecektir. Konar-göçer Tabanlı Türkmenleri ifade edilen bu yükümlülüklerini yerine getirirken bir takım sorunlarla karşılaşmışlardı. Osmanlı Devleti’nin Türkmenlerle ilgili politikaları ve Tabanlı Türk-menlerinin Ankara bölgesinde karşılaştıkları sorunlar, konar-göçerleri eşkiyâlık olaylarına yöneltmişti. Türkmenleri eşkiyâlık olaylarına götüren sebeplerin ne olduðu sorusu, Anadolu’daki diðer olayların da kaynaðını oluşturduðu için önemlidir. Öte yandan Anadolu’da Türkmenler tarafından sürekli hale getirilen eşkiyâlık olayları sırasında Tabanlı Türkmen aşiretine mensup bazı gruplar, Ankara’dan kalkarak Batı Anadolu’ya göç etmişlerdi. Osmanlı Devleti bir taraftan göç eden bu grupları geri ge-tirmeye çalışırken, bir taraftan da Ankara sahasında eşkiyâlık yapan, huzursuzluk çıkaran aşiret men-suplarını Rakka’ya sürmüştü. Çalışmada Tabanlı Türkmenlerinin yaşadıðı bu tarihî süreç, arşiv belge-leri ve Ankara Şer’iyye sicillerinden hareketle ele alınacaktır.

  93 - 120

  Osmanlı Devleti, Ankara, Konar-göçer, Türkmen, Bozulus, Tabanlı

 

  İndir

  Mustafa BIYIKLI

 

Türkiye’nin İttifak Politikası ve Katıldıðı Uluslararası Güvenlik İttifakları (1928-1938)

Öz

Yeni Türkiye, dünyayı sıkıntıya sokmaması için bütün devletlerin sorumlu olduðu dünya barışı ve bölgesel ortak barışın ve ortak güvenliðin, bütün devletlerin elbirliðiyle kurulması ve korunması gerektiðini; dış politikası, kurduðu iyi ilişkiler, iyi komşuluk, barış, dostluk ve birlik yaklaşımları yanı sıra oluşturulan Balkan Paktı, Montrö barışı ve Sadâbat Paktı örnekleriyle dünyaya gösterdi. Yeni Türkiye’nin izlediði ortak barış, ortak güvenlik ve bölge birliði politikası, Dünya’da yankı uyandırdı ve kısa zamanda Türkiye’nin dışarıda ve bölgesinde saygınlıðını önemli derecede arttırdı.

  121 - 136

  Türk Dış Politikası, ortak barış, ortak güvenlik, ittifaklar

 

  İndir

  Ahmet Nahmedov

 

Türklerde İsim Tabusu ve Bazı Yansımaları

Öz

Dünyanın pek çok yerinde görülen isim tabusu çok eski zamanlardan farklı sosyal ve ekonomik düzeydeki halkların hayatında etkili olmuş ve çeşitli nedenlerle Tanrı, hükümdar ve akraba adlarının zikredilmesine getirilen yasaklarla günümüze dek yaşatılmıştır. J. G. Frazer genel olarak isim tabusunu sempatik büyü olayı ile ilişkilendirmekte ve bunun iki sebebini göstermektedir: Birincisi, kötü ruhların dikkatini çekmemek, ikincisi ise kişinin gerçek ismini öðrenen büyücünün kötülük yapmasını önlemek içindir. Türklerde isim tabusunun kişi/akraba, tanrı/iye/ruh ve bazı hayvan (muhtemelen totem) adlarının zikredilmemesi ve/veya deðiştirilmesi gibi şekilleri bulunmaktadır. Türklerde özellikle erkek çocuklara belli bir yaşa kadar ad verilmemesinin veya kötü adlar takılmasının sebebi onları kötü ruhlardan korumak olmuştur. Kötü ruhların gerçek isimlerinin zikredilmeyerek bunun yerine onların bazı özelliklerini betimleyen tabirlerin tercih edilmesinin, bunlardan gelebilecek kötülüklerden ko-ruma amaçlı yapıldıðı açıktır. Hayvanların insanları duyma ve anlama yeteneðine sahip olduklarından dolayı, özellikle yırtıcı, tehlikeli hayvanlardan korunmak için bunların gerçek isimleri söylenmemiş, yerine farklı sıfat-lar kullanılmıştır.

  137 - 143

  İsim tabusu, Kötü isimler, Hükümdar isimleri, Tanrı/iye isimleri, Hayvan isimleri

 

  İndir

  Mesut MEZKİT

 

Editörden

Tam Baðımsızlık ve Başkanlık Sistemi

Yeni Fikir Dergisi’nin 17. sayısına da ulaştık. Bu günleri bize gösteren Cenab-ı Hakk’a sonsuz şükürler. Bunu, çalışma arkadaşlarıma ve bize destek veren bütün akademisyenlerimize borçlu olduðumuzu da ifade etmek istiyorum.

Editör yazısını, bu seferliðine mahsus olmak üzere geniş tutacaðım. Çünkü önümüzde çok önemli bir yönetim sistemi tartışması var. Bizim 21 yıl evvel de dillendirdiðimiz (üniversite son sınıf iken), o zamanda savunduðumuz Başkanlık sistemi ya da son haliyle Türk Tipi Başkanlık: Cumhurbaşkanlıðı Yönetim Sistemi. Fikrimizde deðişiklik yok. Teferruatta tenkit ve tekliflerimiz var. Burada uzun uzadıya tahlil yapacak deðiliz. Yeri de deðil. Zaten bununla alakalı bir çok tartışma yapıldı ve yapılmaya da devam edecek. Hatta Prof. Dr. Kemal Gözler bir makalesinde tartışmaların kabak tadı verdiðini, artık bıktıðını ifade ediyor (‚Türkiye’de Hükûmet Sistemi Tartışmaları Üzerine Bir Deneme‛, Türkiye Günlüðü, Sayı 125, Kış 2016, s.17-21- www.anayasa.gen.tr/hukumet-sistemitartismalari. htm,Konuluş Tarihi: 1 Mayıs 2016).

***


 

  İndir