Nezahat BELEN
Editörden
İnsanlar ve tüm canlılar fıtratları üzere hep bir deðişim ve dönüşüm üzere olmuştur. Kimi zaman bu deðişimler keyfi kimi zaman zorunluluk arz etmiştir. İnsanın yaratılıp ruhunun üflendiði andan itibaren insanoðlu hem iç dünyasında hem de dış dünyasında göç etmiş ve kendini bulmaya çalışmıştır.
İnsanlık tarihine baktıðımızda ilk göç Hz. Âdem ( AS) ile Hz. Havva annemizin cennetten dünyaya göç ettirilmesiyle başladı. O tarihten sonra göç, göç etmek diðer adlarıyla hicret, muhacir, göçmen, mülteci hayatımıza girdi. Bir baktık bir milletin kuruluş destanında ( Göç Destanı) karşımız açıktı. Bir baktık yeni yerler görmek bulmak keşfetme arzusu bize yeni kıtaları ve kültürleri tanıttı. Bu keşif aynı zamanda buna paralel zorunlu göçü, köle yapmak için yurtlarından koparılıp getirilen bir nesli bir topluluðu getirdi. Ve onların gittikleri kıtada nasıl köleleştiklerini anlatan kitaplar, filmler, dizilerle yeni bir kültür ortaya koydu.( Kunta Kinte, Caz, Rap ,Blues müziði vb)
Bazı zamanlarda biz göçü büyük kitleler halinde dünya tarihini deðiştirecek kadar önemli bir şekilde gördük. Öyle ki tarihlemede ondan önce ve ondan sonra diye adlandırdık. Kavimler Göçü’ndeki gibi. Bugün Avrupalı dediðimiz millet Kavimler Göçü sonrası oluşan demografik, siyasal, sosyal ve kültürel deðişimle oluşmuştur.
...
9 - 12
Mesut MEZKİT
Siyonist-Haçlı İttifakının Göçmen Sorununa Kör Bakışı ve Ensar Ülke: Türkiye
Öz
Göçmen meselesi, ülkemizin ve dünyanın enbüyük sorunudur. Türkiye, göçmenlerin geçiş konumunda ya da ikamet ettikleriülke olmasından dolayı maddi ve manevi çok fedakârlık da bulunmuştur. Özelliklegöçmenlere misafir gibi tavır göstermesi çok mühimdir. Türkiye göçmenbarındırmada da göçmenlere yardım etmede de dünyada birinci sıradadır. AncakBatı dünyası, daha doðrusu Yahudi-Hıristiyan Haçlı ittifakı göçmen meselesinigörmezden gelmektedir. Bu makalede Türkiye ve Batı ‘nın göçmen konusunayaklaşımı ele alınacaktır
13 - 18
Ensar, Muhacir, Yahudi-Haçlı İttifakı, Göçmen, Göçmenllik,Türkiye,
Buse KESKİN
Suriyeli Göçmen Sorununa Genel Bakış
Öz
Suriye iç savaşı insanlık tarihinin tanık olduðu en büyük zorunlu iç ve dış göçe neden olmuştur. Suriye’deki dış göçten en büyük payı ülkeler arasında Türkiye almıştır. Resmi rakamlara göre Türkiye’deki mülteci sayısı 3 milyonun üzerindedir. Göçmen nüfusunun bu kadar kısa bir süre deve böylesine büyük artış ile büyük ekonomik ve sosyal sonuçlar doðurması kuşkusuzdur. Ayrıca, Türkiye’nin bütün şehirlerinin mülteci daðılımından eşit pay almamaları, yoðun mülteci göçleri ile yüz yüze kalan Suriye’ye yakın şehirlerde ekonomik ve sosyal sonuçların çok daha büyük boyutlara ulaşması anlamına gelmektedir. Suriyelilerin durumuna dikkat çekme ve bütün zorluklara raðmen Hükümetin milyonlarca göçmene misafirlik yapmasının doðurduðu sorunlarına çözüm bulmalarına ve uluslararası arenada çabalarına destek vermektir. Bütün dünyanın bir insanlık sınavı verdiði Suriye savaşı ikiyüzlülükleri de ortaya koymuş durumda. Yüzyılın göç dalgasında komik rakamlar ile göç alan, göçmenler için sınıra duvar ören, dinini deðiştirme şartıyla göçmen kabul eden, Avrupa’nın göbeðinde düzensiz ve insani şartlardan yoksun kamplar kuran batı Yaklaşık 3 milyon Suriyeli göçmeni misafir eden Türkiye’yi bu konuda yalnız bırakmıştır. Bu sınavda sınıfta kalan batı kendi ikiyüzlülüðünü örtmek için Türkiye’yi belirli alanlarda eleştirerek odak noktasını deðiştirmeye çalışmaktadır. Bu çalışma ile Türkiye’nin gösterdiði olaðanüstü çabaya deðinerek batının insani deðerler noktasında nasıl üç maymunu oynadıðını ele almaya çalışacaðız.
19 - 50
Mustafa ŞAHİN
Toplu Göç Alan Ülkelerde Göçmenlerin Ekonomik ve Sosyal Hayata Katkılarını Artıracak Göçmen Şehirleri Projesi
Öz
Göç, bir kişinin veya bir gurup insanın uluslararası bir sınırı geçerek veya bir ülke sınırları içerisinde bir yerden başka bir yere gitmesidir. Göç, insanlıðın yaratılmasından günümüze kadar her çaðda yaşanmış ve insanları birçok faktörlerle etkilemiş sosyal bir olgudur. (Bayraktar, 2014)İnsan göçleri, tarih boyunca çok farklı çalışmalara konu edilmiş, devlet politikası ve siyasi iktidarlar açısından, akademisyenler açısından çözüm arayışlarına gidilmiştir. Ancak etkin bir çözüm bulunamamıştır. En ilkel zamanlardan modern zamanlara kadar aslında göç sebepleri deðişmemiştir. Mülteci akımlarının en önemli sebepleri iç çatışma ve baskıcı rejimlerdir.
51 - 84
Neslihan TOPÇU
Mülteci Sorununa Genel Bakış
Öz
Günümüzün en önemli sorunlarının başında mülteci sorunu gelmektedir. Son yıllarda ise etkisi daha da artmıştır. Mültecilik hukuksal bir tanım olarak, 60 yıldır var olsa da göçmenliðin ve sıðınmacılıðın tarihi iktidarın tarihiyle paralel bir seyir izlemiştir.(Yüksel,2013) Yabancı topraklardan baskı ve zulüm sebebiyle kaçan insanların korunması, insanlık tarihi kadar eski bir olaydır.(Palabıyık ve Koç,2011:325) Ama gelişen çaðın etkileriyle birlikte, mültecilik bölgesel bir sorun olmaktan çıkıp, küresel bir boyut kazanmıştır
85 - 118
Sema KÜNBETLİ
Güvenli Bölge Politikası Cerablus Tecrübesi
Öz
Suriye’de Mart 2011’de başlayan ve devam etmekte olan kriz, 500.000’den fazla insanın öldüðü bunların 70.000 çocukların ölümü ile sonuçlanmış milyonlarca insanın yaşadıðı yeri terk etmesine neden olmuştur. Çevre ülkelere göç eden 7 milyonu aşkın insan ve ülke içerisinde evlerini terk ederek güvenli bölgelere sıðınanlarla birlikte toplamda 14 milyondan fazla Suriyeli krizden doðrudan etkilenmiştir. %75’inden fazlasını çocuk ve kadınların oluşturduðu mültecilerin büyük çoðunluðu kamplar dışında zor koşullar altında yaşamlarını sürdürmektedir. Krizin başladıðı andan itibaren uluslararası kamuoyunun nasıl tavır takınacaðı sürekli tartışıldı. Suriye’ye müdahale söz konusu tartışılırken BM güvenlik konseyinin daimi ülkelerinden Rusya ve Çin’in karşı çıkması ile düðümlenen sorun içinden çıkılamaz bir hal almaya başladı. Artık başka yollar aranmalıydı. Bu yazımızda uluslararası kamuoyunun nasıl politikalar geliştirdiði ve ne sonuçlar doðurduðunu anlatacaðız.
119 - 143
Elif DURSUN, Selin Sümeyra DEMİR
Suriyeli Mültecilerin İşgücü Piyasasına Etkisi
Öz
Bu çalışmanın amacı Suriyeli mülteci sorununun işgücü piyasasına etkisini ele alarak gündeminde en yoðun içeriðiyle tüm okuyuculara ışık tutmaktır. Göçlerin en acıklı olanı, şüphesiz mülteci göçleridir. Dünyada her yıl milyonlarca insan doðup büyüdüðü topraklarını terk ederek başka bir ülkeye sıðınmak zorunda kalmaktadır. Mültecilerin bu göçlere kalkışma girişiminde yatan temel gerçeklerin içinde çeşitli ekonomik ve toplumsal olaylar yatmaktadır. Bu baðlamda Suriyeli mültecilerin yaşama tutunma imkânı saðladıkları şehirlerin işgücü piyasasına etkilerinin tespiti yerinde olacaktır. Çalışmada istihdam ve kentsel işgücüne aynı zamanda işçi sınıfına etkileri incelenecek olup konuya ilişkin Aydın’daki işgücü piyasalarına yönelik etkisi anket uygulaması ile incelenerek çalışmanın amacına ulaşılması hedeflenmiştir
145 - 166
Göç, Mülteci, Suriyeli Mülteciler, Sıðınmacı, Çalışma Yaşamı
Deniz OCAK
Karanlıðın Umudu
Hüzündü. Kırıktım. En çok da kırgın. Ufacık bir çocuktum ben o yıllarda, ruhundan neşe akan gökkuşaðı misaliydim. Beyaz kanatlanırdı umudumda. Çocuk aklımla hep güzel şeyler düşünüp, hayal ederdim tüm hayatlar ve ülkem adına. Bir gün okula gitmek üzere giyinip hazırlandıðımda çok yüksek bir ses ile evimiz sallandı. Deprem sandım önce bilmiyordum çünkü savaşın ne olduðunu. Çocukken oynadıðımız oyunlarda aldıðım yaradan akan kandan ibaretti benim gördüðüm. Sesin bitmesini bekledim öylece, bitmedi. Bir sürü asker gördük sonra insanlar gördük oradan oraya kaçan. Bizim çocukken oynadıðımız kovalamaca oyunu gibi masum deðildi bu kaçış, bu kovalayış. Gördüðünü vuruyordu asker, yere yıðılan insanlardan kan akıyor, cansız bedenlerinden süzülüyordu adeta. Günler günleri kovaladı ve bitmedi o zaman çok idrakinde olamadıðım, şimdi ise adına ‚vahşet‛ dediðim durum. Evden çıkamıyorduk, gülmüyordu yüzlerimiz oysa biz öyle mutluydukki.
167 - 195
Büşra ERYILMAZ
Umudun Rengi Mavi
Benim adım Zelda, bu benim hikayemin özeti. Henüz 6 yaşındayım ve bugün benim doðum günüm. Artık bunların bir önemi yok. Burada doðum günü kutlanmazmış, annem öyle söyledi. Boyun büktüm ama itiraz edemedim çünkü haklıydı burası bizim evimiz deðildi. Hangi evin içi kötüdür ya da yerlerinde çamur vardır, hangi evin içinde sadece bir yatak ve bir battaniye vardır? Burası bir çadır ve bizim evimiz deðil. Hala anlayamıyorum burası neresi, biz neredeyiz, neden evimizi bırakmak zorunda kaldık, buraya neden geldik hiçbirini anlayamıyorum. Annem sadece göçmek zorunda olduðumuzu yerimizi, vatanımızı, topraðımızı, benliðimizi bırakmak zorunda kalacaðımızı ve artık bu çadırda bir süre yaşamamız gerektiðini söyledi
196 - 230
Çaðrı ÇARDAKLI
Yeryüzünde Bir Göçmenin Yeri
Güneş ışıðında uyuyamam ben. O sabah yine uykum güneşin ilk ışıklarıyla bozuldu. Kalkıp yüzümü yıkadım. Süveyda’nın bana hediye ettiði o küçük aynada kendimi gördüm. Otuz yıllık zamanın nasılda çabuk geçtiðini o sabah anladım. Hiçbir şey artık eskisi gibi deðildi, her şey deðişmişti. İnsan birkaç saatlik uykusundan uyanınca bile hayatında bir şeylerin deðiştiðini farkeder. Bana göre mekanı deðiştiren zamandır. Zaman deðişir ve gelişirse, mekanda buna baðlı olarak deðişir. Aynaya bakıp bunları düşünürken aklıma Süveyda geldi. Otuz yıl önce mesleðimin ilk yıllarının verdiði heyecanla eşimle taşındıðım Kadıköy ‘de bir mahalleye Suriye’den göç eden işçi göçmen bir aile vardı. Sayıları giderek artan göçmenlerin düzensiz yaşamları ve düzensiz işleri vardı. Bu düzensizlik ülkedeki yerli işçi kesimi de giderek tehlike altında bırakıyor, ülkemizi ekonomik krize sürüklüyordu. Üç çocuklu bu genç çekirdek aileden benim öðretmenlik yaptıðım okula gelen Süveyda adında on dört yaşında bir kızları vardı. Maddi durumlarının kötü olmasının yanı sıra geldikleri bu ülkenin dilini bilmemeleri ve bazı insanların onların üzerindeki psikolojik etkileri altında çökmüş bir ailenin en büyük çocuðuydu. Üç ay gibi kısa bir sürede Türkçeyi çok güzel konuşabildi. Benim gözümde okuyup bu güzel ülkede iyi yerlere gelip ailesine bakacaktı. Bana göre onun geleceði parlaktı.
231 - 248
Melek ZEREN
Bilinmeyen Diyarların Umut Işıkları
Siz her gece ölmeyi istediniz mi? Ben istiyorum her gece... Her sabah kin kusan silah sesleriyle uyandırılmaktan yoruldum. Her gün ölüm korkusuyla yaşamaktan bıktım. Siz açlıktan hiç kardeşinizi kaybettiniz mi? Ben dün gece yedi aylık kardeşimi kaybettim. Annem, cennette yemek olduðunu söylüyordu. Eflın şimdi yemek yiyor, karnını doyurduðunu söylüyor annem. Küçücük beden dayanamadı bu açlıða, haksızlıða ve savaşa... Peki ya yedi yaşında olan benim bedenim ne kadar dayanabilir bu açlıða...
249 - 266
İpek Yüce
Vicdanın Sesi
Adını bilmediðim bir denizin kıyısında buldular cesedimi. Üç yaşındaydım daha. Sizin için ufacık bir süre belki; ama benim hayatım. Ben daha gözlerimi açalı üç sene oldu dünyaya. Üç sene önce gördüm ilk defa annemle babamı, üç sene önce ilk defa çektim nefesimi içime. Ve şimdi o üç senenin sonunda, adını bilmediðim bir deniz kıyısında, yüz üstü uzanmış yatıyorum. Kalbim durdu, nefesim tükendi. Gözlerim karardı önce, sonra ses kesildi kulaklarımdan. Üç yaşındaki çocuk yüzme bilmezki... Üç yaşındaki çocuk bilmez ki savaş nedir...
267 - 284
The Voice of Conscience
Hicabi ARSLAN Mustafa ASLAN Aynur ÖRNEK
Olaðanüstü Dönemlerde Demokratik Yaşam
Öz
Olaðanüstü dönemlerde siyasi hayat kesintiye uðramakta, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve korunmasında çok büyük sorunlar yaşanabilmektedir.27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post-modern darbesi, 27 Nisan 2007 e-muhtırası ve son olarak da 15 Temmuz 2016 tarihindeki kalkışma olmak üzere toplam 6 defa demokrasi askıya alınmış veya alınmaya çalışılmıştır. 1960 ihtilali ile başlayan ve 15 Temmuz 2016 kalkışması dahil gerçekleşen tüm bu eylemlerde, anayasa ve hukuk ihlal edilmiş, yaşanan hukuksuzluk ve maðduriyetler ulusumuza pahalıya mâl olmuştur. Bu çalışmada 15 Temmuz 2016 sonrası 4 aylık süreci kapsayan (16 Temmuz 2016-16 Kasım 2016) tarih aralıðında ulusal yayın yapan 4 gazetenin (Hürriyet-Milliyet-Sabah-Cumhuriyet) bu alana yönelik haberleri derlenip, sınıflandırılarak ‚olaðanüstü dönemlerdeki hak ve hukuk ihlalleri yanında bunları önlemeye yönelik düzenlemeleri de içeren haberlerin analizi yapılmış ve siyasi, idari ve sosyal yaşama etkisi tartışılmıştır.
285 - 297
Olaðanüstü Dönem, Siyaset, Hukuk, Temel Hak, Haber.
Kemal Ramazan HAYKIRAN
Şeyh Bedrettin ve İsyanı Üzerine Bazı Düşünceler II Müridin Fendi: Börklüce Mustafa ve Şeyh Bedrettin
Öz
Osmanlı tarihinin en çok konuşulan olayları arasında yer alan Şeyh Bedreddin isyanı, hala üzerindeki pek çok belirsizliði korumaktadır. Özellikle yakın zamanlarında Şeyh Bedreddin’in hak etmediði siyasi bir pozisyona büründürülerek ideolojik bir argüman haline getirilmesi de başlı başına bir sorun olarak araştırmacıların karşısında durmaktadır. Çalışmanın konusunu isyanda en az Şeyh Bedreddin kadar adı geçen ve tartışılan Börklüce Mustafa’nın süreci ve Şeyh Bedreddin ile olan ilişkisi oluşturmaktadır.
299 - 308
Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa, Çelebi Mehmed, Aydın ili.
Ali BİLGENOĞLU
Hasan El-Benna ve Müslüman Kardeşlerin Vatan ve Milliyetçilik Kavramlarına Bakışı
Öz
20. yüzyılın ilk çeyreðinde Ortadoðu coðrafyasının gerek geride bıraktıðı sömürge geçmişini içeren tarihsel arka plan gerekse aynı süreçte Batılı egemenliðinden baðımsızlıða ulaşma gayretleri birlikte düşünüldüðünde bölgenin modern zamanların en önemli kırılmalarından birisini yaşadıðı bir hakikattir. Bu sürecin yansımalarının en somut bir biçimde yaşandıðı ülkelerin başında gelen Mısır’daki İngiliz egemenliðine karşı ülkenin kendine özgü siyasi ve sosyal koşulları kendi içerisinden toplumsal muhalefet oluşumları üretmiştir. Bunların en başında gelen Müslüman Kardeşler Hareketi ilerleyen süreç içerisinde sadece Mısır’ın deðil tüm Ortadoðu coðrafyasının önde gelen siyasi ve toplumsal hareketlerinden bir tanesi olmuştur. Bu çalışmada Müslüman Kardeşler Hareketi’nin kuruluş sürecine kurucu lideri Hasan el-Benna üzerinden bakılacak, daha sonra ise Hasan el-Benna’nın vatan ve milliyetçilik gibi iki önemli kavrama olan yaklaşım ve analizleri kendi risaleleri üzerinden deðerlendirilmeye çalışılacaktır.
309 - 322
Müslüman Kardeşler, İhvanı Müslimin, Hasan el-Benna, Milliyetçilik, İslam Birliði
Ayşe Işıl GEL, İsmail TAŞLI
Ortaokul Sosyal Bilgiler Dersi Coðrafya Ünitelerinde Öðrencilerin Öðrenme Yöntem Tercihleri
Öz
İlköðretim Sosyal Bilgiler dersinde coðrafya alanını doðrudan veya dolaylı ilgilendiren üniteler vardır. Bu üniteler içinde geçen kavramlar genellikle giriş ve ezber düzeyinde kaldıðında coðrafi algı sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu baðlamda öðrencilerin bu derse ait kazanımlara nasıl ulaştıklarının bilinmesine ihtiyaç vardır. 2014- 2015 Eðitim- öðretim yılında Manisa il merkezi ortaokullarında bir araştırma yapılmıştır. Araştırmaya bu dersi okuyan 5-6 ve 7. Sınıf öðrencilerinden seçilen denekler dâhil edilmiştir. Oransız küme örnekleme yöntemine göre seçilmiş 90 öðrenciye ‚Coðrafya konularını hangi yöntemle öðreniyorsunuz?‛ ve ‚Bu yöntemi nasıl belirlediniz?‛ sorularını içeren bir form verilmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim modeli kullanılan araştırmada elde edilen sonuçlar, yüzde (%) ve frekans (f) ile ifade edilmiştir. Araştırmaya 90 öðrenci dâhil edilmiş olup Ortaokul sosyal bilgiler dersinin okunduðu 5,6 ve 7. Sınıf öðrencilerinden örneklem evrenden basit tesadüfi, oransız küme örnekleme yöntemi ile belirlenmiş ve her sınıf düzeyinden 30 öðrenci araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırma kapsamında öðrencilere tercih ettikleri öðrenme yöntemi, ezberleme durumları, yöntemi belirlemede neyin etkili olduðu sorularına cevap vermeleri istenmiştir. Araştırmaya katılan öðrencilerin %55,5’inin çeşitli yollarla coðrafyanın mantıðını kavramaya çalıştıðı, %38,8’inin ise coðrafyanın mantıðını kavramanın yanında ezberleme yoluna gittiklerini belirtmektedirler. Burada öðrenmenin bireysel bir eylem olduðu gerçeðini yansıtan bir diðer dikkate deðer bulgu öðrencilerin % 81,1 nin kazanımlara ulaşırken öðrenme yöntemleri açısından kendi tercihlerinin ön plana çıkmış olmasıdır.
323 - 335
Coðrafya Öðretimi, Coðrafya Algısı, Ezberci Öðretim.
Ahmet ÜNLÜ, Mehmet E. GÜNDOĞMUŞ
1980 Sonrasında Yönetime Müdahale Girişimlerinin Dolar ve Borsa Üzerine Etkileri
Öz
Özellikle makro iktisat literatüründe, bir ülkenin ekonomisi yalnız pür ekonomik faktörlerle analiz etmek yetersizdir. Çünkü iktisadi olaylar son derece karmaşık olması yanında farklı sosyal ve politik bir arka plana da sahiptirler. Ana akım iktisadi analizler -bu karmaşıklıðı gidermek için- iktisadi olay ve davranışları etkilemesi olası birçok unsurdan, sadece önemli ve doðrudan etkileyenlerini dikkate alır. Ancak iktisadi analizlerde, ekonomi dışı veya ilişkisiz gibi görünen bazı unsurların da ekonomiler üzerinde çok ciddi etkileri olduðu gözlenmektedir. Dolayısıyla bir ülke ekonomisi, siyasal, yargısal ve askeri kurumların ülke yönetimine ilişkin açıklama veya kararlarından hatta devlet üst kurumları arasındaki çatışmalardan ve terör gibi insanlık dışı eylemlerden etkilendiði açıktır. Özellikle Türkiye ekonomisinin yakın dönem gelişiminde, ekonomi politikalarından ziyade söz konusu kararlar, üst kurumlar arası uyum sorunları ve terör eylemleri önemli etkileyici ve belirleyici olmuştur. Ekonominin saðlıklı analiz edilmesi için bu unsurları birer deðişken olarak göz önünde bulundurmak gerekir. Bu bildiride BİST (İMKB, Borsa İstanbul)’in kuruluşundan sonraki dönemde teşebbüs edilen veya gerçekleştirilen, askeri darbe ve muhtıra dönemlerinin Türkiye ekonomisine etkileri, zaman serisi teknikleriyle incelenecektir. Bu amaçla 1985-2017 dönemi Borsa İstanbul verileri ile döviz fiyatları gibi yüksek periyodlu veriler kullanılarak, darbe veya muhtıra dönemlerinin ekonomi üzerinde oluşturduðu türbülanslar istatistiki ve ekonometrik yöntemlerle analiz edilecektir.
337 - 350
Askeri Müdahale ve Muhtıra, Makro Ekonomi, Ekonometri, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü, Türkiye.
Yeni Fikir SAM
“Göçmen Sorununa Genç Bakış” Yarışmasının Ödülleri Sahiplerini Buldu
Öz
Yeni Fikir Stratejik Araştırmaları Derneði (Yeni Fikir SAM), Türkiye Kızılay Derneði Aydın Şubesi ve Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) iş birliðiyle düzenlediði ‚Göçmen Sorununa Genç Bakış‛ konulu yarışmanın ödül töreni, 11 Mayıs 2017 tarihinde ADÜ Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.
Yeni Fikir SAM; Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) ve Türkiye Kızılay Aydın Şubesi ile ortaklaşa yapmış olduðu ‚Göçmen Sorununa Genç Bakış‛ konulu makale, kısa film ve hikaye yarışmasına 48 eser başvuruda bulundu. Göçmen sorununu uluslararası arenaya duyurmayı kendilerine hedef edinen Yeni Fikir SAM, yarışmaya katılan bütün eserleri Türkçe dahil 11 dile çevirip yayınlayacak. İçişleri Bakanlıðı Dernekler Dairesi Başkanlıðı tarafından desteklenen ‚Göçmen Sorununa Genç Bakış‛ konulu yarışmada ilk 5’e giren üniversite öðrencileri altın ve çeşitli hediyelerle ödüllendirildi. Kısa film yarışmasında ikinci ve beşinci olan filmlerde yer alan göçmenler de ödül törenine katıldı.
351 - 363