Mesut MEZKİT
Editörden
Uluslararası Akademik Fikir Araştırma Dergisi olarak 25. sayıdan itibaren DergiPark’ta olmanın heyecanı ile yeni bir hamlenin içindeyiz. Daha evvel biraz mesafeli durduðumuz bir yere baðlı olmanın Yeni Fikir Dergisi’nin çıkış amacına set çeker mi endişesinden sıyırılarak akademik camianın tam merkezinden; asıl eksenimizden taviz vermeden DergiPark’ta yola devam etme kararı aldık. Bu anlamda yeniden yapılandırdıðımız Editör Kurulu’ndaki hocalarımıza katkılarından dolayı şükranlarımızı arz ediyoruz. Biz inanıyoruz ki, böylesine ciddi, hakemli akademik bir derginin varlıðı ve sürdürülebilirliði nitelikli bir yazı ve editör kurulu ile mümkündür. Yani kaliteli, vasıflı ve en önemlisi heyecanlı bir kadro ile ancak neticeye ulaşabiliriz. Bunu başardıðımızı da ifade edebiliriz. 26. sayıdan itibaren indeks çeşitliðini artıracaðız inşallah.
Daha önce de ifade etiðimiz gibi (11.sayı), akademik ve fikrî bir araştırma dergisinin desteksiz yaşayabilmesi, birilerine bel baðlamadan hayatını sürdürebilmesi, elbette takdire şâyân bir hadisedir. 26 Nisan 2009 tarihinden bu tarafa geçen 14 yıllık sürede 26. sayıyı çıkarabilmek; fizikî mücadelenin yanında fikrî bir varlıðın olduðuna da işarettir. Bu dergiyi çıkarmadaki esas gayemiz, Türk fikri hayatına bazı “şey”leri kazandırabilmekti. Bunun için çalıştık; çabaladık, gayret etik. Neticede fasılasız bir düşünce dergisinin nüvelerinden olmanın haklı sevincini yaşamak elbette önemlidir. Ancak, bu tür dergilerin devamlılıðında, okurların ve yazarların müspet veya menfi eleştirilerin etkisi inkâr edilemez. Bunları dikkate alarak devam eden yolculuðumuz, bütün imkânsızlıklara raðmen geleceðe matuf fikrî yatırımlarımız kesintisiz sürecektir. Dergimizde yayımlanan bazı makalelerin Türkiye’nin gelecek inşasında önemli kilometre taşları olacaðı da hakikattir. Bizim çıkış noktamız ve amacımız olan yerelliðiyle cihanşümul(global) bir fikrî hareketin öncülüðünü yapmak; gelecek nesillere kaynak gösterilmesi adına çabaladıðımız dergimizin taşra denebilecek Aydın gibi bir yerde yayın hayatını sürdürmesi; ciddi bir fedakarlıðın varlıðını gösterir.
Bu sayımızda da birbirinden deðerli araştırma ve akademik makalelerimiz mevcut. Ancak derginin zamanında çıkması gerekmektedir. Bu sebeple dergiye gönderilen bazı makaleler 27. sayıda yayımlanacaktır. Gerek hakem süreci gerekse tekrar gözden geçirilmesi talebiyle yazarlara geri gönderilen makalelerin zamanında dönmemesi yayın safahatını etkilemektedir.
26.sayımıza yayınlanması için çalışmalarını gönderen deðerli yazarlarımıza teşekkür ediyoruz. Bu deðerli çalışmaların siz deðerli okuyucularımıza faydalı olacaðını ümid ediyoruz.
27. sayımızda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.
xiv - xiv
Filiz ÇOLAK; Banu YÜCEL
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk İktisat Bakanı Hasan Saka ve TBMM’deki Faaliyetleri (1923-1926)
Öz
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de başlayan ilk dönemi birbirinden zorlu askeri ve siyasi olaylarla geçmiştir. Vatan topraklarının savunulması temelinde, dünya görüşü ve beklentileri birbirinden çok farklı mebusların özverili ve bir o kadar da çekişmeli geçen 3 yılın sonunda Meclisin yenilenmesi kararı, 1 Nisan 1923’te Esat (İleri) Efendi ve 120 arkadaşının verdiði önergenin kabulü ile alınmıştır. Seçimler sonrasında II.Meclis 11 Aðustos 1923’te açılmıştır. 2 Aðustos 1927’ye kadar faaliyet gösterecek bu Meclis, barışı saðlayan, Cumhuriyeti ilan eden, Türk devrimlerinin başlıcalarını hayata geçirerek savaşın yaralarını sarmaya çalışan önemli bir dönem olmuştur.
II.TBMM döneminin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarının en önemli çalışma konularından birisi iktisadi konulardır. Bu nedenle de geçmişten gelen iktisadi sorunların çözümlenmesi ve yeni bir devleti inşa etmenin zorluklarının bilincinde olan Mecliste kurulan hükümetler içerisinde İktisat Vekâleti her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. İktisadi konulardaki bilgi ve deneyimi ile I.Meclis’te de bakanlık görevinde bulunan Hasan Saka, yeni dönemde de II.TBMM’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk İktisat Bakanı olarak yer almıştır. Trabzon milletvekili olarak uzun soluklu devam eden siyasi hayatında birçok kez bakanlık görevinde bulunan Saka, 1947-1949 arasında Başbakan olarak da görev yapmıştır.
Çalışmanın içeriðini, Hasan Saka’nın II. TBMM’de Fethi (Okyar) Bey kabinesinin V. İcra Vekilleri Heyeti’nde Mahmut Esat Bey’in istifasından sonra İktisat Vekilliðine getirilmesinden, İsmet İnönü Hükümetlerinde devam eden İktisat Vekilliði dönemindeki faaliyetleri oluşturmaktadır.
01 - 17
Anahtar Kelimeler: Hasan Saka, İktisat, II. TBMM, Parlamento
Burak YILDIRIM
Seramik Malzemenin Kullanım Alanları ve Ülkemizde “Seramik Üniversitesi” Kurulması Önerisi
Öz
Bu araştırmada; seramik malzemenin kullanım alanları üzerinde durularak, ülkemizdeki farklı üniversitelerde seramik malzeme ile ilişkili çeşitli alanlarda eðitim verilen sanatsal, bilimsel, teknolojik birçok bölümün ve günümüzde henüz branşlaşmamış olan ilgili bölümlerin alt dallarının bölümleştirilmesinin/branşlaştırılmasının, “Seramik Üniversitesi” adlı tek çatı altında toplanmasının gerekliliðine, bunun ülkemize sunacaðı sanatsal, bilimsel, teknolojik katkılara yer verilecektir. Tarih öncesi çaðlardan beri insanoðlunun ilk uðraşları arasında yer alan seramik malzeme; ilerleyen uzun yıllar ve gelişen teknoloji ile birlikte, işlevsel/dinsel/dekoratif/sanatsal anlamda üretilen seramik/çini/cam eserlerin yanı sıra tuðla-kiremit-pencere camı-duvar/yer karoları-vitrifiye vb. mimari yapı/inşaat gereçleri, sofra-mutfak eşyaları, diş-kemik gibi vücut protezleri/saðlık gereçleri -ilaçlar, elektrik-elektronik-teknolojik makine/ekipman parçaları gibi mühendislik gereçleri vb. şeklinde hemen hemen hayatımızın her alnında yer almaktadır. Yaşamımızda böylesine geniş ve detaylı alanlarda yer alan “seramik” ile ilgili olarak; seramik teknolojisi, sanatsal seramik ve endüstriyel seramik alanlarında pek çok farklı fakültelere baðlı, birçok birbirinden baðımsız-kopuk halde bölümler bulunmaktadır. Seramik malzemenin kullanıldıðı hemen her alan ile ilgili eðitim-öðretimin tek çatı altında toplanması amacıyla bir “Seramik Üniversitesi” kurulması ülkemizin sanatsal, bilimsel ve teknolojik anlamda ileri ölçüde gelişimine katkı saðlay acak oldukça önemli bir adım olacaktır. Bahsi geçen Seramik Üniversitesi’nin ülkemizin seramik(çini) başkenti olan Kütahya ilinde kurulması; öðrenciler, ilgili alan akademisyenleri, seramik ile ilişkili iş/bilim/sanat dünyasının üniversiteye ve dolayısıyla Kütahya’ya olacak ilgisini önemli ölçüde arttıracaktır.
18 - 34
Anahtar kelimeler: Seramik, Seramik Malzeme, Seramik Malzemenin Kullanım Alanları, Seramik Eðitimi, Seramik Üniversitesi
Ceren YİĞİT
Zihin Felsefesi Çalışmaları: Görünenden Gerçekliðe Geçişte Beş Farklı Yaklaşım
Öz
Galaksideki yıldız sayısı ile bir insanın beynindeki nöron (sinir hücreleri) sayısı neredeyse benzer durumdadır. Evrendeki her şeyi henüz çözümleyebilmiş deðiliz ancak bu durum insan için de geçerlidir ve hala insanın bir mistik tarafı söz konusudur. Omuzlarımızın üstünde taşıdıðımız küçük evreni anlamlandırmak için işe nereden başlamamamız gerekir diye bir soru hâsıl olduðunda yol gösterici kavramlar ‘beyin/zihin/bilinç/beden’ olarak çıkar. İnsanlık tarihinin asli sorunlarından birisini cevaplandırabilmek için felsefe tarihinde farklı yaklaşımlar sunulmuştur. Bu makale içerisinde çaðdaş zihin felsefesinin argümanları ve tartışma konuları üzerine ileri okumaları da destekleyecek bir eksende (i) kolay problem (ii) zor problem, (iii) sözde problem, (iv) aldatıcı problem, (v) bilinemezcilik olarak ifade olunan beş yaklaşıma yer verilecektir. İnsana veya bilince yönelik farklı fikirlerin doðuşuna sebebiyet veren şey “bilinçli ben” hissi ve fenomenal deneyimin öznel/iç niteliði (qualia)dir. İnsanın öznel yapısına istinaden oluşan bu sorunlar zihin hallerinin salt işlevlerle beynin nöral etkinliðine, davranışa ya da metafiziðe indirgenmesiyle meydana gelmiştir. Daha genel bir şekilde ifade edecek olursak, insanın fiziksel yönünün mü yoksa fenomenal yönünün mü birincil nitelik taşıdıðı sorusu üzerinden problemler şekillenmiştir. Bu çalışmada beş yaklaşım tarzının görünenin arkasındaki gerçekliðe ulaşmak için hangi iddiaları öne sürdükleri ve hangilerini bertaraf ettikleri üzerinden bir deðerlendirme yapılacaktır.
35 - 43
Anahtar kelimeler: Çaðdaş zihin felsefesi, bilinç, beden, fenomenal deneyim, qualia, fiziksel yön, fenomenal yön
Mustafa Şeref AKIN
Pandemi Döneminde Hizmet Alan Bireylerin Ortaya Çıkan İç Yüzleri: Duyarlılar ve Duyarsızlar
Öz
Bu makalede pandemi döneminde hastaların, saðlık çalışanlarının, toplumun ve devletin birbirlerine karşı duyarlılıkları araştırılmaktadır. Etnografik yöntemle saðlık sektöründe çalışan 20 kişiyle mülakat yapılmıştır. Pandemi dönemi fedakâr ve bencil olanlar olarak ayrılma açısından bir sosyal deneyim olarak ortaya çıkmıştır. Saðlık çalışanları toplumdaki ahlaki çöküntünün ortaya çıktıðını ve toplumun fedakâr meslek sahiplerine gereken deðeri vermediklerini ifade etmektedirler. İnsan hayatının söz konusu olduðu bir savaşın içinde olduklarını düşünmektedirler. Bu savaşta yalnız kaldıklarına inanmaktadırlar. Toplumun kaba davranışları saðlık çalışanlarını mesleklerinden soðutmaktadır. Pandemi döneminde toplumun saðlık çalışanlarının ardında kenetlenmemesi insani deðerler açısından endişe vericidir.
44 - 53
Anahtar kelimeler: Duyarlılık, Saðlık çalışanları, Pandemi
Kevser ARMAN; Celaleddin SERİNKAN
İşletmelerin KSS Uygulamalarının Yerli ve Yabancı Tüketicilerin Bakış Açısı ile Deðerlendirilmesi
Öz
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) konusunda tüm dünyada artan sosyal farkındalıkla birlikte, KSS kavramı hem akademik literatürde hem de yönetsel uygulamalarda büyük ilgi görmektedir. Bu çalışmanın amacı, bulanık DEMATEL yöntemi kullanılarak işletmelerin KSS uygulamalarının yerli ve yabancı tüketicilerin bakış açısı ile deðerlendirilmes idir. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre KSS uygulamaları yerli ve yabancı tüketicilerin bakış açısına göre farklılık göstermektedir. Yerli karar vericilerin deðerlendirmelerine göre topluma karşı sorumluluk uygulamaları, yabancı karar vericilerin deðerlendirmelerine göre çevreye karşı sorumluluk uygulamaları diðer KSS uygulamaları üzerinde en çok etkiye sahip uygulamalardır. Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelere KSS stratejileri kapsamında bu çalışmadan elde edilen sonuçların katkı saðlayacaðı düşünülmektedir.
54 - 63
Anahtar kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Yerli ve Yabancı Tüketiciler, Bulanık DEMATEL
Şeyda İRDEM
Yöneticilikte Adaletsizliði Meşrulaştırma Yöntemleri
Öz
Adalet kavramı algısal bir durumdur ve örgütsel adalet, bireylerin çalıştıkları örgüt içinde kendilerine adil davranılıp davranılmadıðına ilişkin algısıdır. Yöneticiler, çalışanların örgütsel adalet algılarının yüksek olmasını isterler. Çünkü örgütsel adalet algısı düşük olan çalışanlarda, bu durum çalışan performansını ve dolayısıyla örgütsel işl eyişi olumsuz etkilemektedir. Bu sebeple yöneticiler örgüt içindeki adaletsiz olarak algılanabilecek karar ve uygulamalarını çalışanların “adilmiş” gibi algılamalarını saðlamaya yönelik birtakım yöntemlere başvurabilirler. Bu çalışmanın amacı eleştirel kuram kapsamında yöneten-yönetilen ilişkilerinde yönetici meşruiyetini arttırabilmek için kullanılma potansiyeli olan propaganda, algı yönetimi, dinsel etki: adil dünya inancı, maskeli kaynak/örtülü yönetim tekniði ve sistemin meşrulaştırılması tekniklerini teorik açıdan ele almak ve bu sayede tüm çalışanların bilgilendirilmesini saðlamaktır.
64 - 72
Anahtar kelimeler: Adalet, Örgütsel Adaletsizlik, Meşrulaştırma.
Murat AKSOY
Kolektif Hafıza ve Sanat Pratiðinin Mekânı Olarak Atölye
Öz
Bir kavramın deðişmesiyle birlikte, kavramla ilişkili olan pratiklerde deðişmeye başlar. Modernite ile birlikte sanat ve sanatçı kavramları deðişmiş, bu kavramların deðişmesiyle birlikte kavramların ilişkili olduðu mekân ve pratikler de deðişmiştir. Sanat eserinin üretim mekânı olarak atölye kavram ve mekânının deðişimi bunlardan biridir. Geleneksel sanatçının mekânı olan atölyeler yerini sanatçı stüdyolarına bırakmıştır. Stüdyolar toplumun günlük hayatından çok uzakken atölyeler günlük hayatın içerisindedir. Atölyeler sanatın eserinin üretim mekânları olduðu gibi sergilenme mekânlarıdır da. Modern sanat eserinin sergi mekânları ise ayrı calıklı konumlarıyla galerilerdir. Bir mekânın kolektif hafızanın inşasında etkili olabilmesi için günlük hayatın tekrarı içinde olması gerekir. Toplumun tamamının erişim alanında olmayan, onun günlük yaşantısının dışında kalan bir mekân ancak sınırlı veya ayrıcalıklı bir grup için bir hafıza mekânı olabilir. Modern sanatçı stüdyoları ve sergi alanları, toplumun geneli tarafından ulaşılamaz olan mekânlardır. Geleneksel sanatçının mekânı toplumla yatay bir ilişki biçimi inşa ederken sanatçı stüdyoları ve se rgi mekânları gibi modern mekânlar dikey bir ilişki geliştirmektedir.
73 - 80
Anahtar kelimeler: Kolektif Hafıza, Mekân, Sanat, Sanatçı, Atölye.