• Ramazanpaşa Mahallesi 23 Sokak No 12 Kat 2 Efeler Aydın
  • 0(507) 817 09 61
  • Ramazanpaşa Mahallesi 23 Sokak No 12 Kat 2 Efeler Aydın
  • 0(507) 817 09 61

YENİFİKİRSAM: Aydın’da Sivil Toplum Kuruluşları Nerede Duruyor( Şubat-2016)?

Yeni Fikir StratejikAraştırmaları Merkezi (Yeni Fikir SAM)’ın 2016 Şubat ayı Yuvarlak MasaToplantısı’nın misafir konuşmacısı ADÜ Genel Sekreteri, Rektör Danışmanı,Akademisyen, Yrd. Doç Dr. Mustafa ASLAN oldu.
Yeni Fikir Stratejik Araştırmaları Merkezi(Yeni Fikir SAM)’ın 2016 yılının Şubat ayı Yuvarlak Masa Toplantısı yapıldı.Müzakere ve analiz konusu olarak “Aydın’da Sivil Toplum KuruluşlarıNerede Duruyor” seçildi.
Toplantıya Yeni Fikir SAM Başkanı MesutMEZKİT, Başkan Yardımcıları Gönül Şahin Mezkit, Davut Türkkan ve ADÜ ÖðretimÜyesi Murat Kemal Avcı, Akil İnsanları Kurulu ve Bilim İnsanları Kurulu üyeleriGülseren Altıntaş, Yunus Kurt (Bayındır Memursen- Aydın İl Temsilci Sekreteri),Rabia Çakı, Ahmet Faruk Memiş ve misafir müzakereci olarak ADÜGenel Sekreteri, Rektör Danışmanı, Akademisyen, Yrd. Doç Dr. Mustafa ASLAN veDenizli Bölgesi’nden akademisyen Özkan Özkaya( Yenifikir haber yazarı), MehmetTuran (Ses gazetesi yazarı) ,misafir Seyfi Başer (Bayındır Memursen- Aydın İlSekreteri) ve Halil İbrahim Yaðcı ((Bayındır Memursen- Aydın İl Mali Sekreteri)katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Yeni Fikir SAMBaşkanı Mesut MEZKİT, “Ülkemizde kemiyet itibariyle, sivil toplum kuruluşlarınınadedi bir hayli fazladır.Belki binlerce ile ifade edilebilir. Buna bakarakhüküm verilebilir mi? Türkiye’nin yerel (sivil) insiyatifin toplumda olduðusöylenebilir mi?
Türkiye’nin yüksekvasıflara haiz; adedi az olabilir, ancak, tesir sahası geniş olan sivil toplumkuruluşlarına ihtiyaç vardır.Kendi içinde deðil, toplumda birliði saðlayacak;ülkenin geleceðini teminat altına alabilecek, “Sosyal Gelecek Toplulukları”oluşturmak mecburiyetindeyiz. Bu sivil teşkilatlar, bir amacı deðil; tabandantavana, piramidi “elipsleştiren”; yani, yönetilen ile yönetici arasındakikopukluðu giderici organizasyonları( sivil kuruluşları) vücuda getirmeliyiz.
Bu sivil toplumkuruluşlarının kendilerine soracakları ilk soru; “Halkın refahına ve huzurunanasıl katkıda bulunabiliriz” olmalıdır.
Yavan, tecrit edilmiş birteşkilat ancak ve ancak bir azınlıðın sözcüsü olabilirler. Bu da dar bir alandahizmet ifa ettiði için, tesiri olmayan tabela teşkilatı olmaktan başka hiçbirvazife icra edemez.
Hakikaten, etkili vefaideli bir iş meydana getirilmek ve yöneticiler üzerinde söz sahibi olunmakisteniyorsa, her bölgede sosyal gayeli kuruluşlar teşekkül ettirilmelidir.
Türkiye’nin geleceðine yönverecek, istikametini belirleyecek olan sosyal organizasyon-ların (mahalliteşkilatlar) müessiriyetinin azami derecede olabilmesi için, tesirleri;temsili katılımlara göre eşit mesabede olmalıdır.” dedi.
Daha sonra müzakereci konuşmacı Yard. Doç Dr.Mustafa ASLAN analizlerini söyle ifade etti: "Hoşgörü insanlar arasındakiilişkileri nasıl düzenliyor? Toplumdaki insanların beðenmediðimiz durumlarıolduðunda onları belli kalıplara koyuyoruz daha sonra onları ötekileştirerekeşit olmadıðımızı hissettiriyoruz. Türkiye’deki yardımlaşma kültüründekigelişmelerin öz kültürümüzden kopararak daha çok gösterişin önplanda olduðunu görüyoruz. Yardımlaşmada prensip, öncelikle kendietrafımızdan, yakınımızdan başlamak, daha sonra uzaktakilere yardım etmektir.Tabi uzaktakilere yardım elimizi uzatmayalım demiyoruz … Öncelikli olarakyakınımızdakileri gözeterek, uzaktakilere yardım etmeliyiz, Hadis’işerifde de bildirildiði üzere: Başkabir gölgenin bulunmadıðı kıyamet gününde, Allah Teala yedi insanı Arşıngölgesinde barındıracaktır. Bunlardan biri de, sað elinin verdiðini, sol elininbilmeyeceði kadar sadakayı gizli veren kimsedir.” (Buhari, Ezan 36, Zekat 16; Müslim, Zekat91) Yapılan yardımlarla da övünmemeliyiz. Sað elinin verdiðini, sol elinin bilmeyeceði düşüncesinden hareketle davranmalıyız.
Sivil Toplum Kuruluşları, “sivil” niteliðinibir yönetim-hükümet gücüyle herhangi bir göbek baðına sahip olmamalarındankazanmaktadır. Tabi bunun tabi neticesi olarak mali yönden kendi kendilerineyetebilme ve her türlü ideoloji sınıf kavramından da uzak olmalarıgerekmektedir. Kavramlar her ne kadar halen net olmasa da eðer bir“sivil toplum kurulusundan” veya bir “sivil toplum hareketinden” bahsediliyorsaorada özne sadece ama sadece “İNSAN” olmalı, “Canlılar” olmalı, “TABİAT”olmalı.
Bugün baktıðımızda maalesef kısaca “MENFAAT”merkezli bir sivil toplum oluşumları mevcut. Tabi ki menfaat kötü bir şeydeðil… Ancak “araç” ve “amaç” birbirine karıştırıldıðı zaman çarpıklıklar boygösterir. Burada şunu sormakta fayda var: Falanca STK olarak neden kurulduk…Şahsen veya grup olarak biz bulunduðumuz vatana, millete, toplumu, şehre nelerkazandırabiliriz,, Ne faydamız olacak… Bu soruların cevabında eðer gerçektengüzel şeyler varsa STK olma yolunda büyük bir adım atılmış demektir.. Aksihalde bir yerlerden bir takım faydalar saðlamak için cismen orada bulunmanınötesine gidilmeyeceði ve bu durum her şeyden önce “sivil” kavramınızedeleyecektir…
STK’lar mali veya maddi yönden bütün kurum vekuruluşlardan baðımsız olmalıdır. Devlet ve millet mefhumlarına sıkı sıkıyabaðlı olmakla birlikte o devleti ve milleti yönetmekte olan güçlerden (hükümetvs.) tamamen baðımsız olmalıdır. Zira işin içine “minnet duygusu” “maddi vemanevi borçlanma” girdi mi gözler duymaz, kulaklar işitmez, dil de söylemezhale gelir. STK’lar bulundukları toplumda olumsuzlukları gidermek, hayata birdeðer katmak için mücadele veren kuruluşlardır. Bu baðlamda STK’yı teşkil edenbireylerinde zihnen, fikren, ruhen her şeyden herkesten baðımsız, açık yürekli,menfaatlerini göz ardı edebilen, makam mevki ve paraya tamah etmeyen asil insanlarolması son derece önemli ve elzemdir. Aksi halde birbirini pohpohlayan,lüzumsuz iltifatlarla arayı hoş tutan, ihtiyacı olduðunda da birbirlerineişlerini gördüren şahsına faydalı topluma faydasız kurumlar olmaktan öteyegidilemeyecektir.
Adı ve kuruluş gayesi her ne olursa olsunSivil toplum kuruluşları canlıyı ve tabiatı (hayvanları ve eşyayı) sırf varoldukları için kıymetli görmeli ve bu deðerlendirmede hiçbir şekilde ayırım vesınıflandırma yapmamalıdır. Bir annenin çocuklarını birbirinden ayıramadıðıgibi toplumdaki insanlar, hayvanlar ve çevreyi birbirinden ayırmamalıdır. Aynışekilde insanlar arasında da etnik kökenine, dini inanışına, cinsiyetine veyasiyasi görüşlerine göre ya da farklı kriterlere göre ayırım yapmamalıdır. “Benne kadar hak ediyorsam karşımdaki de en az o kadar hak ediyor” düşüncesiylegönül zenginliðini arttırmalı ve bunu tatbik etmelidir.
Her bir STK kendi içinde bu baðımsız,menfaatsiz, samimi ruhu benimser ve yaşatırsa bunun toplum içerisinde deyansımaları görülecektir. Eleştiren niçin eleştirdiðini bilecek, eleştirilen deniçin eleştirildiðinin farkında olacaktır. O eleştiri en kıymetli nimet olarakbilinecek ve hareketler ona göre güzelleşecektir. İşler ehli olana verilecek,ehil olmayanda kendi bilip istiyorsa ona göre emek verip verilen işi hak edecekseviyeye gelmeye çalışacaktır.
Birey olarak her işin başı “SAĞLIK” olduðugibi toplum olarak her için başı “GÜVEN” dir. Sivil toplum kuruluşlarının öncekendi içlerinde her yönüyle samimi, menfaatsiz ve güvenilir bir manzarasergilemeleri, gerektiði zaman en güçlü hükümete veya en samimi olduðu kurumabile açık yüreklilikle ama yapıcı bir şekilde eleştirisini yapabilmeli ve yerigeldiði zaman da kendi fikri deðerlerine uymasa bile “güzel” olan bir iştekendisine zıt olan kişi veya kurumlarla bir araya gelme erdeminigösterebilmelidir" dedi.


ÖNDE OLMA, “BEN”LİK İŞİN İÇİNE GİRMEMELİ
Tahlillerini hülasaeden Aslan sözünü şöyletamamladı:
"Önde olma, “ben”lik olma işin içinegirdiði zaman, yaptıðımız hayırlarda boşa gidiyor. STK’nın amacı topluma yönvermeli, örnek olmalı, lokomotif olmalı…
STK’lar kurumsallaşmalıdır.
STK’lar da kişiyi deðil, kurumu öne çıkartmakgerekir.


Aydın’da Üniversitenin durumu :
Gençlerle ilgili proje yapan STK yok. Şu anÜniversitede ki gençler 10 yıl sonra aynı yerlerde Akademisyen olacaklar veçocuklarımıza eðitim verecekler .Bu yüzden geleceðimizin garantisi gençlerimizidaha iyi yetiştirebileceðimiz projeler geliştirmeliyiz. Aydın’da çok fazla STKvar: ya bu kadar fazla STK olmamalı ya da bu kadar STK’yla Aydın böyleolmamalı."